Ana içeriğe atla

İskenderiyeli Pappus, Hayatı ve Matematiğe Katkıları

 


Pappus…

Evet, Pappus

Bu sırada siz değerli okurlarım muhtemelen yazım yanlışı yaptığımı düşünüyorsunuzdur. Ama hayır, yazım yanlışı yapmadım sanırsam. Bugünkü konumuz, İskenderiyeli Pappus, hayatı ve çalışmaları.

 

İskenderiyeli Pappus, Yunanistan’da yaşamış bir matematikçidir. Hakkında bilinen pek az bilgi vardır fakat elimden geldiği kadarını size aktarmaya çalışacağım.

 

İskenderiyeli Pappus (zaten söylediğim gibi) Antik Yunan asıllı bir matematikçi ve öğretmendir. Yaşadığı zaman dilimi, literatürde yaklaşık olarak milattan sonra 290 – 350 yılları olarak geçer. Yani biraz tarih bilgimizi de kullanırsak, Pappus’un; Antik Yunan’ın son matematikçilerinden birisi olduğunu fark ederiz. Ayrıca Hemodorus isminde bir oğlu olduğu da kayıtlardadır. Yaptığı çalışmalar birkaç dal halinde incelenebilir. Bu dallardan ilki; ansiklopedi çalışmalarıdır. Bu ansiklopedinin bir el yazması, 13.yüzyıldan kalan Papalık kütüphanesinde bulunmaktadır.

 

İskenderiyeli Pappus, yaşadığı dönemdeki matematiksel gelişmeleri; bir ansiklopedi dizisi halinde kayıt altına almış bir kişiliktir. Bu ansiklopedinin 8 cildi günümüze ulaşmıştır. Bu ansiklopedinin üzerinde durduğu konu başlıklarına geometri, çokgenler ve Delos Problemi (Öklid geometrisinde pergel ve cetvel ile çözülemeyen üç problemden birisidir, problem; 4. Yüzyılda üç boyutlu uzayda çözülmüşür) örnek verilebilir. Bu 8 ciltten 6.5 cilt (1. Cildin tamamı ve 2. Cildin bir bölümü kayıptır) 1588’de Latince dilinde çoğaltılmıştır. Aydınlanma çağında, Apollonius da konikler hakkındaki yazılarında Pappus’a değinmiştir. Yaptığı bir diğer çalışma ise “Pappus’un Altıgen Teoremi” olarak adlandırılan teoremdir. Açıklayabildiğim kadarıyla açıklayayım:

 



 

Şekilde gösterildiği gibi AbCaBc altıgeni’nin (konkav altıgen) eşit aralıklar ile 3’er köşesi de iki farklı doğru üzerinde çizilirse kenarların kesişim noktalarının da doğrusal olacağı üzerine bir teoremdir. Bu teorem, Desagues Teoremi’nin ispatlanmasında ve açıklanmasında kullanılmıştır.

Bir diğer teorem ise “Pappus’s Centroid Theorem” olarak geçer. İki boyutlu bir eğimin döndürülerek bir yüzey elde edilmesi ile alakalı bir teoremdir. Şu şekilde özetlenebilir:




 

Bu teorem ile; eğrilerden, h doğrultusunda döndürülerek türetilen cisimlerin yüzey alanları açıklanmıştır.

Dipnot: İspat kısmını tam anlamıyla anlayamadığım için anlayamadım, yine de ispatı için kaynak ekleyeceğim.

Papus’un bir diğer önemli eseri de “Papus Teoremi” olarak karşımıza çıkar. Basitçe üç boyutlu bir halkanın hacmini hesaplamakta kullanılır. Papus Teoremi’ni Britannica, şu şekilde göstermiş:


 

Burada birim kalınlıktaki kesitin hacmi (πa2), ve cismin merkez “çemberinin” çevresi (2πb) olduğu için bu cismin hacmi (πa2) × (2πb) = 2π2a2b olarak bulunur.

 

                Pappus’un bir diğer eseri de Batlamyus’un Almagest’ine yazdığı bir yorumdur. 320 senesindeki Güneş tutulmasına değinir.  

                Yazının başında da dediğim gibi, Pappus hakkında pek az bilgi mevcuttur. Derleyebildiğim temel unsurları sizinle paylaşmış bulunuyorum : D.

 

Kaynaklar:

https://en.wikipedia.org/wiki/Pappus_of_Alexandria

https://tr.wikipedia.org/wiki/İskenderiyeli_Pappus

https://mathworld.wolfram.com/PappussCentroidTheorem.html

https://www.britannica.com/science/Pappuss-theorem

https://tr.wikipedia.org/wiki/Desargues_teoremi

https://en.wikipedia.org/wiki/Surface_of_revolution

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden 10'luk sayı sistemi kullanırız? (Sayı sistemlerine bir bakış, ve Sümerliler / Babilliler neden 60 tabanındaki sayı sistemini kullandı?)

 Öncelikle bu blogda neden times new roman kullandığımı bilmiyorum okurlarım, eğer size de garip gelirse affedin :). Şimdi asıl konuya gelelim, "sayı sistemleri" Şimdi okurcuğum, ben sana desem ki kaç tane rakamımız vardır? Muhtemelen dersin bana "10 tane, 0,1,2,3,4,5,6,7,8,9.". Peki ben sana desem ki "Neden 10 tane rakamımız var peki?" İşte bu sorunun cevabı, kullandığımız sayı sisteminden kaynaklanıyor. Şimdi doğrudan doğruya başlığa koyduğum şeylere dalarsam muhtemelen kafamız karışır. Öncelikle sayı sistemlerini örnekleyeyim. Şimdi çift satır boşluk bıraktığımıza göre bir tanımla başlayabilirim bence. Sayı tabanı demek, sayı sisteminizdeki sayıları kaç tane rakam ile oluşturduğunuz demektir. Mesela biz onluk sayı sistemi kullanıyoruz. Bu durumda sayılarımız şu şekilde gider: -11, -10, -9, -8, -7, -6, -5, -4, -3, -2, -1,  0,  1,  2,  3,  4,  5,  6,  7,  8,  9,  10,  11,  12 Kullandığımız onluk sayı sisteminde sayıl...

Dişlilerin Matematiği (Basit makinelerin arkasındaki matematik : D)

     Sanayi devrimini hepimiz az buçuk biliyoruzdur. Bütün o buharlı makineler, hareket eden parçalar, dişliler… Hmm, dişliler. Eveet, dişliler. Bu blogda soruyu biraz erkenden alacağım gibime geliyor. Şimdi diyeceksiniz “Evet İlter, dişliler ama ne oldu işte? Ne dişliler? Neden dişliler?”. Şimdi şöyle ki, dişli oranları; matematik ile iç içe bir mühendislik bölümüdür. Dişli kutuları, transmisyonlar, vitesler vb. her mekanizma, matematiksel birtakım oranlar üzerinden çalışır. Bugün, sizlere dişlilerin altındaki matematiği; hız ve kuvvet değerlerini ve bunların hangi formüller yüzünden farklı şeyler olduklarını açıklayacağım. Kuvvetten kazanç ile yoldan kazanç kavramlarının dişliler üzerinde nasıl işlediğine ve basit makinelerin arkasındaki matematiğe birlikte göz atacağız.        Dişliler, basitçe üzerlerinde dişler olan çarklardır. İki dişlideki dişlerin sayıları farklı olsa da genellikle dişlerin boyutu aynı olur. Yani dişlerin sayısı ile çarkın ...

Pisagor ve Notaların Doğuşu (Demircilikten Nerelere Geldik)

           Notalar fazlasıyla düzenli bir şekilde ilerler, bunu hepimiz biliriz. Ama şahsen çok eminim ki pek az insan notaların nereden geldiğini bilir. Bugün, sizlerle birlikte notaların çıkış hikayesini ve aralarındaki matematiksel oranları inceleyeceğiz.          Notaların çıkış hikayesi, İyonya'lı Pisagor'un demircilerin olduğu bir sokakta gezmesi ile ilişkilendirilir. Pisagor, bazı demirlerin çıkardığı seslerin birbirleriyle uyumlu olduğunu fark eder. Sonrasında bu demirlerin uzunlukları ile çıkarttıkları seslerin birbirleriyle ilişkili olduğunu gözlemler. Notalardaki bu ilişki, bugünkü konumuz olacak (Haftaya da majör ve minör dizilerin ilişkisini inceleyeceğiz. İmkanım olursa uygulamalı olarak da göstermeye çalışacağım : D).          Bu anekdotlarda kullanılan demir çubukların dahil pek çok cisim ani bir darbe aldıklarında veya kuvvete maruz bırakıldıklarında titreme hareketi yaparlar. Bu titreşim ra...